Yılın en güzel zamanı derler, aslında zaman kavramına çok aykırı, bitişle başlangıç arasında bir yer. Bir kapıdan geçmek gibi, anlık. Çoğu için diğer zamanlardan farksız, anlamsız. Fakat bu ruhu taşıyan insanlar için her şeyin anlamı olabilir...
Kış soğuğuna bakmadan bulutların arasından kendini göstermişti güneş. Kapalı perdelerin arasından sızarak, uyumakta olan Efe'nin dağınık odasını bile aydınlatmıştı kısmen de olsa. Yüzüne gelen hafif ışıkla gözlerini açtı. Güzel bir heyecan vardı içinde. Hemen kalktı, aynaya baktı.
"Efe oğlum, bu akşam çok eğlenceli olacak" dedi kendine,
Hemen telefonuna uzandı, kankasını aradı.
- Cenk, naber abi? Akşam için her şey hazır değil mi? Süper! Ben kahvaltı için Sinem'in kafesine gidiyorum, akşam görüşürüz.
Sevdiği bir tshirt'ünü giydi, montunu aldı ve yeni yıl şarkısını mırıldanarak evden çıktı. Apartman kapısında karşılaştığı komşusuna selam verdi.
- Şimdiden iyi yıllar Burcu.
- Sağol Efe sana da, akşam için bir planın var mı?
- Evet, arkadaşlarla büyük bir yeni yıl partisine gidiyoruz, çok güzel olacak sen de gelsene?
- Çok isterdim ama hastanede nöbet bana çıktı, doktor arkadaşlarla narkoz alıp sarhoş olduktan sonra ameliyathanede dans ederiz herhalde, dedi Burcu kendiyle alay eder bi şekilde. Efe'yle gülüştüler.
- Kolay gelsin Burcu, iyi seneler.
- Sağol Efe benim yerime de eğlen, iyi seneler.
Her zaman gittiği kafeye doğru yol aldı Efe. Hava soğuktu ama güneş insanların içini de aydınlatmıştı sanki, sokaklar kalabalıktı. Bütün mağazalarda yeni yılı karşılayan yazılar vardı. Efe yürümeye devam ederken tanıdığı bütün yüzlere gülümseyerek iyi yıllar diledi. Kafeye varmıştı bile. Burası Efe'nin 2. evi gibiydi. Çünkü en samimi arkadaşlarından Sinem'in kafesiydi burası. Hem ev gibi rahat ve sıcak bir ortam olmasından dolayı hem de Sinem'i çok sevdiğinden boş zamanlarında hep buraya gelirdi. Kafenin kapısından girer girmez kahvesini masaya taşıyan Sinem'in boynuna atladı.
- İYİ SENELER TURTACI, dedi ve sımsıkı sarılarak öptü.
- Yavaş ol Noel Baba, kahveyi dökeceğim şimdi. Ne bu neşe, hayrola?
- Hayrolası mı var kızım yılın son günü, akşam parti var, hem yeni bir yıl beraberinde yeni şeyler getirir daha ne olsun.
Kahvesiyle koltuğa oturan Sinem ekşittiği suratıyla alaycı bir bakış attı Efe'ye.
- İçin geçmiş senin. Sen kesin şu 30'larında olup da genç gösterenlerdensin, bana da 22 diye yutturuyorsun. Yoksa bu kadar güzel bir kızın, aynı zamanda hem acayip lezzetli turtalar yapabilmesine hem de bu kadar olgun tavırlara sahip olmasına imkan yok.
- Efe, yeni yıldan tek dileğim senin biraz daha az zırvalayan bir modelin. Hem ben daha akşamki partiye gelmek için karar vermiş değilim. Gerçi gelmeyi istemiyorum buna eminim de sırf senin için işte.
- Of Sinem, yine mi başa dönüyoruz? Bütün herkes orada olacak kızım, niye sırf benim için olsun onlar da arkadaşın değil mi?
- Yeni bir seneye tek başıma da girebilirim, benim için bir sakıncası yok.
Efe kızmaya başlayarak;
- Sinem, biz seninle bütün bir sene neredeyse 7/24 beraber değil miydik? Hiçbir şey yapmasak şu kafede oturup sohbet etsek bile çok eğlenmiyor muyuz? En zor zamanımızda kimse yokken birbirimize sarılmadık mı? Şimdi her şey düzene girmişken, bütün senenin derdini tasasını bir kenara bırakıp biraz eğlenmekte
yanlış olan ne?
- Bir yılın bitmiş olması o sene içerisinde yaşanan olayların da tamamen bittiği anlamına gelmiyor Efe, çocukça bir düşünce bu. Ama yine de senin için geleceğimi biliyorsun Noel Baba, o yüzden uzatmayalım.
- Aferin şöyle yola gel, ben geyiklere yem verip geliyorum,
gülen Sinem'e göz kırpar ve tuvalete gider.
- Aaa kahve bitmiş yine. Ben kahve almaya gidiyorum Efe, gelene kadar kafeye bakarsın,
diye seslenen Sinem aceleyle çıkar.
- Bakarım tabi ama ilk önce karnımı doyurmam lazım.
Dolaptaki turtalardan büyük bir dilim keser kendine. O sırada, kumral saçlı,
beyaz tenli, baştan aşağı kırmızı giyinmiş bir kız girer içeri. Üzerindeki ceketten, ayakkabı, toka ve
rujuna kadar kırmızıdır her şeyi. Kız cama yakın olan masalardan birine oturur. Efe hemen kızın yanına gider.
- Hoş geldiniz, ne alırdınız?
- Sıcak çikolata lütfen. Pek aç değilim ama yanında önerebileceğiniz bir tatlınız var mı?
Kızdan gözünü ayırıp dediklerini takip etmeye çalışan Efe,
- Ee şey tabi, buranın turtası çok meşhurdur. Hemen getiriyorum, eminim çok beğeneceksiniz.
Kız peki der ve gülümser. Efe kızdan etkilenmiş bir şekilde turtayı hazırlamaya gider.
- Buyrun, sıcak çikolata ve turtanız. Beğenmezseniz ücret almıyoruz.
- Bu kadar güvendiğinize göre çok lezzetli olmalı, diyerek tadına bakar...
- Gerçekten bugüne kadar yediklerimden çok farklı ve lezzetli. Siz mi yapıyorsunuz bunları?
Efe farkına varmadan "evet" lafı ağzından çıkmıştır bile.
- Bunun tarifini kesinlikle almalıyım sizden, oturmaz mısınız?
Turtanın içinde neler olduğu hakkında en ufak bir fikri olmayan Efe, dilini ısırarak masaya oturur ve konuyu değiştirmeye çalışır.
- Daha önce bu kafede sizi hiç görmemiştim.
- Aslında ben buraya yeni taşındım sayılır. Kuzenlerimle birlikte kalıyorum. Ama bu turtalar olduğu sürece daha çok geleceğim sanırım,
diyerek gülümser.
- Adın nedir?
- Dilek, senin?
- Efe. Memnun oldum.
- Ben de.
- Akşam için bir planın var mı Dilek?
- Aslına bakarsan kuzenlerim dışarı çıkmayı planlıyor ama bana kalsa saat 12 olmadan uyurum.
- Anlaşılan bugün yeni yıl heyecanını taşıyan tek kişi benim.
- Bugün beni en çok heyecanlandıran şey şu yediğim turta olacaktır sanırım. Turta demişken tarifini alabilir miyim?
- Ee sanmıyorum özel bir tarif bu, sadece ben ve annem bilir.
Ciddi gibi görünmeye çalışarak söylediklerini destekler bir bakış atar.
- Yapma Efe, bu kadar özel olan ne olabilir ki? Hem ben sadece kendim için istiyorum, kafe açıp size rakip olmak gibi sinsi planlarım yok.
- Tamam ama bir şartla, sen bu akşam benimle partiye gel ben de sana tarifi vereyim.
- Sanırım turtasız da yaşayabilirim, teşekkürler.
- Hadi ama bu kadar zor olan ne? Herkesin eğlenmeye, çıkıp kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardır.
Kararsız kalan Dilek, sıkıcı rutini bozmanın bir zararı olmayacağını düşünerek "tamam" der. Efe gülümseyerek sorar; bir dilim turta daha?
Dilek ve Efe koyu bir sohbete dalmış ve saat epey ilerlemiştir. Bu arada hava kararmış ve Sinem çoktan kafeye geri dönmüştür.
İlk defa gördüğü bu kızın kim olduğunu merak ederek masaya gelir.
- Aa evet saat baya geçmiş, Dilek bana gelmek ister misin oradan geçeriz gideceğimiz yere?
- Aslına bakarsan benim de eve gidip hazırlanmam lazım, istersen sen bana gel?
- Tamam o zaman benim pek bir işim yok zaten sana gidelim, ordan da seninle buluşup mekana geçeriz Sinem olur mu?
Daha Efe'nin lafı bitmeden çantasını alıp kapıya yönelen Sinem, yarım ağızla "hıı tamam" der.
Dilek ve Efe de yola çıkarlar. Sokakta yavaş yavaş yürürlerken Efe, Dilek'e iyice ısınmaya başladığını fark eder. Dilek ona heyecanlı heyecanlı, (muhtemelen en sevimli haliyle) bir şeyler anlatırken Efe, uzun zamandır kimseye karşı böyle hissetmediğini düşünerek gülümser. Belki de gerçekten yeni yıl ruhu ona güzel sürprizler getirmiştir. Bir kaç saat önceye kadar birbirini hiç tanımayan iki insanın birlikte ne kadar güzel vakit geçirebileceğini gören Efe, aslında yeni yılda eğlenmek için önceden planlar yapılmasına ya da çok kalabalık bir arkadaş ortamına gerek olmadığını anlar. Dilek'le konuşurken sanki bir kaç saat önce tanışmış iki yabancı gibi değil de birbirini çok iyi tanıyan fakat uzun zamandır görüşmemiş iki arkadaşlarmış gibi hisseder. Konuşmaya dalarak Dilek'in dairesine kadar geldiler. Efe, Dilek'in gülümseyen yüzüne bakarak,
- Biliyor musun? Bence sen yeni yıl ruhuna inanıyorsun.
- Nereden çıktı bu?
- Baştan aşağı kırmızı giyinmişsin, yeni taşındığın bir yerde tek başına yeni yerler keşfetmekten, yeni tatlar denemekten, yeni birilerini tanımaktan çekinmiyorsun. Bu yeterli bence.
- Dilek, utangaç bir şekilde gülümser. Birbirlerine bakarlar. Efe yaklaşır ve Dilek'in dudağına küçük bir öpücük kondurur.
Efe geri çekilirken Dilek onu kendine doğru çeker ve tekrar öper. Efe, dudağındaki turta tadıyla büyülenmiş şekilde Dilek'e bakar. Dilek, utanarak hemen geliyorum der ve hazırlanmak için odasına gider.
Efe yaşadığı şeyin ne kadar güzel olduğunu düşünerek heyecanla beklerken etrafa göz gezdirir. Okunduğu sayfadan katlanmış açık bir kitabın üzerindeki nota ilişir gözü.
Notu alır. Üzerinde "Efe'ye" yazmaktadır. Nottaki turta tarifini okur ve şaşkın bir şekilde gülümser.
Dudağındaki turta tadıyla uyandı Efe. Hava çoktan kararmıştı. Gördüğü rüyanın tarifsiz güzelliği aklında telefonuna uzandı. Arkadaşlarından gelen sayısız mesaj ve cevapsız arama vardı. Saat tam olarak 11:59'u göstermekteyken ayağa kalktı, aynaya baktı ve kırmızılı kızı düşünerek kendine gülümsedi. O sırada aynanın kenarındaki asılı not çarptı gözüne, üzerinde şöyle yazıyordu; "Efe'ye". Akrep ve yelkovan tam 12'nin üzerinde kavuştuğunda, Efe bu yılın mükemmel bir yıl olacağına emindi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder